Cahillik en guzeli belki de.. Ogrenerek, deneyerek
kendimizi, ruhlarimizi zenginlestirdigimizi dusunurken yaniliyoruz aslinda
hepimiz. Hic bir sey bilmesek, hic bir sey gormesek daha mutlu olacagiz.. Daha
huzurlu bir sekilde uyuyacagiz. Yastiga basimizi koydugumuz anda, kendimizi
guzel ruyalara, temiz bir uykuya birakacagiz. Yeni insanlarla tanistigimizda,
guzel arkadasliklar kurdugumuzda, sonsuza kadar surmesini istedigimiz iliskiler
yasadigimiz da yanlisi yapiyoruz. Farkli yerler gordugumuzde, ilginc deneyimler
yasadigimizda kendimizi asla tatmin etmemeye basliyoruz. Sonu gelmeyen
hayallere kaptiriyoruz kendimizi.. Farkli yerleri birbiriyle kiyaslamaya
basliyoruz. Birinin kollarindayken buldugumuz bir mutlulugu, baska birinin
koynundayken yasadigimiz huzurla karsilastiriyoruz. Farkli iki yerde
yasadigimizda, aradaki farklari gormeye basliyoruz.. Yeni seyler tattikca, elimizde
olanlarla tatmin olmamaya, daima digerini istemeye basliyoruz. Kurdugumuz
hayaller surekli degisiyor, birini elde ettigimizde, digerini istiyoruz.
Doyumsuzlasiyoruz aslinda, gozlerimiz acildikca, hislerimiz daha da
kuvvetleniyor. Arkadasliklarimiz tek zenginligimizken, onlardan bile sikilmaya
basliyoruz. Yasadigimiz yer, kurdugumuz iliskiler, kendimizi kaptirdigimiz
asklar artik mutlu etmiyor bizi, cunku aklimizda hep eski inanclarimiz, eski
dusuncelerimiz, hatta eski anilarimiz kaliyor. Ruhumuz tokken, ac
gozlulugumuzden asla mutlu olamiyoruz. Huzursuz, doyumsuz, daima bir adim
ilerisini, bir tutam fazlasini istedigimizden ruhsuz bedenler haline donusup,
korelmeyen nefslerimiz yuzunden nefes almanin bile zorlastigi bir yasamda,
hayatta kalma cabasi veren insanlar oluyoruz farkina bile varmadan...
Irem Akpinar