Saturday, September 21, 2013

Kalbim Dolu, Ruhum Bos

Cahillik en guzeli belki de.. Ogrenerek, deneyerek kendimizi, ruhlarimizi zenginlestirdigimizi dusunurken yaniliyoruz aslinda hepimiz. Hic bir sey bilmesek, hic bir sey gormesek daha mutlu olacagiz.. Daha huzurlu bir sekilde uyuyacagiz. Yastiga basimizi koydugumuz anda, kendimizi guzel ruyalara, temiz bir uykuya birakacagiz. Yeni insanlarla tanistigimizda, guzel arkadasliklar kurdugumuzda, sonsuza kadar surmesini istedigimiz iliskiler yasadigimiz da yanlisi yapiyoruz. Farkli yerler gordugumuzde, ilginc deneyimler yasadigimizda kendimizi asla tatmin etmemeye basliyoruz. Sonu gelmeyen hayallere kaptiriyoruz kendimizi.. Farkli yerleri birbiriyle kiyaslamaya basliyoruz. Birinin kollarindayken buldugumuz bir mutlulugu, baska birinin koynundayken yasadigimiz huzurla karsilastiriyoruz. Farkli iki yerde yasadigimizda, aradaki farklari gormeye basliyoruz.. Yeni seyler tattikca, elimizde olanlarla tatmin olmamaya, daima digerini istemeye basliyoruz. Kurdugumuz hayaller surekli degisiyor, birini elde ettigimizde, digerini istiyoruz. Doyumsuzlasiyoruz aslinda, gozlerimiz acildikca, hislerimiz daha da kuvvetleniyor. Arkadasliklarimiz tek zenginligimizken, onlardan bile sikilmaya basliyoruz. Yasadigimiz yer, kurdugumuz iliskiler, kendimizi kaptirdigimiz asklar artik mutlu etmiyor bizi, cunku aklimizda hep eski inanclarimiz, eski dusuncelerimiz, hatta eski anilarimiz kaliyor. Ruhumuz tokken, ac gozlulugumuzden asla mutlu olamiyoruz. Huzursuz, doyumsuz, daima bir adim ilerisini, bir tutam fazlasini istedigimizden ruhsuz bedenler haline donusup, korelmeyen nefslerimiz yuzunden nefes almanin bile zorlastigi bir yasamda, hayatta kalma cabasi veren insanlar oluyoruz farkina bile varmadan... 

Irem Akpinar