Saturday, December 7, 2013

Kirik, Kesik, Bitik

Dusuncelerim, kelimelerim kadar bulutlular sanki. Hep bir perde var onlerinde, hep bir engel. Konusamiyorum, konusamadikca, dusunmeyi de unutuyorum sanki.. Istedikleri gibi yasamadigim icin hayatimi, kendi inanclarima sadik kaldigim icin, kendi dogrularimi savundugum icin susturmaya calistirdiklari sesimi; dusuncelerimi yok ederek basardilar sanki. Dogruyu, yanlisi bilmiyorum artik. Arkadaslik, dostluk bana tamamen uzak kavramlar haline gelmisken, aska elimi uzatmaya dermanim kalmadi. Eskiden karmakarisik bir meydandi sanki aklim; bagirislar, cagirislar. Ozgurce yasayan insanlar, aceleyle isine yetismeye calisanlar, derse gec  kalmamak icin kosusturanlar.. Gozleri parlayan insanlar yuzunden, sokaklari aydinlatan binlerce isik yuzunden, guzel sesler, saf yurekler yuzunden rengarenk olan dusuncelerim, simdi yerini soguk, yagmurlu bir sonbahar aksamina birakti sanki. Bir kisi bile yok, bir tek ses bile yok. Hissetmiyorum, inanmiyorum, dusunmuyorum. Sevmiyorum, cunku kaybedecegimden eminim. Ozgurlugumu bile kaybetmisken; dogru buldugumu takip edemezken, istedigimi dusunemezken, inanclarimin arkasinda duramazken, sevip de kaybetmemek, bir mucize olmaz miydi zaten? 

Irem Akpinar

Sunday, November 17, 2013

Olmek Icin Yasamak

Belki olmasi gereken budur; haftanin alti gununu mutsuz gecirmektir.. Bazi gunler, yataktan cikamayacak kadar kendimizden de, bizi, bu hale getirenlerden de nefret etmek. Bazi gunler gulumserken canimizin yanmasi gerekiyor ki, bazi aylarin sonsuz gibi gelmesi gerekiyor ki, gercekten mutlu oldugumuz da, sukretmeyi bilelim. Mutlulugu kanimiz da hissetmek icin; aciyi, huznu damarlarimiz da hissetmemiz gerek. Tanistigimiz insanlarin, dokundugumuz bedenlerin, inandigimiz ruhlarin sahteligini, ikiyuzlulugunu farketmemiz lazim dogruyu bulunca anlamak icin. Hem, bir yerden sonra gecicektir hepsi. Nasir tutacaktir her yerimiz, uyusacaktir dusuncelerimiz. O zaman, oylesine alismisken yaralanmaya, kendimizi bulacagizdir. Gercekten bize iyi geleni, bizi seveni.. Hayatta kaybetmek lazim ki kazanabilelim, dusmek lazim ki kalkabilelim. Gulumsemek icin once aglamak gerekir, sevmek icin sevilmemeyi bilmek.. Gokkusaklarinin yagmurlardan sonra ciktigini anlamamiz lazim belki de, sadece birazcik gunes isigina cikabilmek icin. Bitecek diyemem, kurtulacagiz diyemem; herkes boylesine adiyken, hersey boylesine ucuzlasmisken, asla bitecek diyemem. Fakat bir melekle sevisebilmek icin, insanin once seytanla opusmesi gerekiyordur belki de.
Irem Akpinar

Friday, November 8, 2013

Toprak

Kendimize olan guvenlerimizi, her bir hakaretle kaybettigimizi dusunuyoruz aslinda hepimiz. Sanki herkes bizden degerliymis gibi, bizi, bizden iyi taniyormuscasina, acimasizca elestiren, yargilayanlar daha cok biliyormus gibi... Kendi kendimizi sevemezken, baskasinin sevmemesine sinirlenip, daha da hirs yapiyoruz. Hic bir zaman yeterli olmamaktan korkup, aslinda bizi hic sevmeyenlerin, bizim iyiligimizi istedigini dusunerek, onlarin olusturdugu cercevelere sigmaya calisiyoruz. Aslina bakarsan, cok daha fazlasiyiz. Cok daha iyisiyiz, cok daha ozeliyiz. Dusunmeyi biliyoruz biz, sevmeyi seviyoruz. Inanmaya odaklaniyoruz ve kaybetmeyi bildigimiz icin, kazanmak icin ruhlarimizi satmiyoruz. Gercek su ki, sen ve ben, aslinda yasiyoruz. Onlar olurken, biz aci cekerek de olsa uyaniyoruz. Gerceklerle yuzlesip; savasmaktan yorulsak da, pes edip, kendimizi kandirmiyoruz. Yok oluyoruz belki, ama, soz veriyorum ki sana; biz yasiyoruz.
Irem Akpinar

Saturday, September 21, 2013

Kalbim Dolu, Ruhum Bos

Cahillik en guzeli belki de.. Ogrenerek, deneyerek kendimizi, ruhlarimizi zenginlestirdigimizi dusunurken yaniliyoruz aslinda hepimiz. Hic bir sey bilmesek, hic bir sey gormesek daha mutlu olacagiz.. Daha huzurlu bir sekilde uyuyacagiz. Yastiga basimizi koydugumuz anda, kendimizi guzel ruyalara, temiz bir uykuya birakacagiz. Yeni insanlarla tanistigimizda, guzel arkadasliklar kurdugumuzda, sonsuza kadar surmesini istedigimiz iliskiler yasadigimiz da yanlisi yapiyoruz. Farkli yerler gordugumuzde, ilginc deneyimler yasadigimizda kendimizi asla tatmin etmemeye basliyoruz. Sonu gelmeyen hayallere kaptiriyoruz kendimizi.. Farkli yerleri birbiriyle kiyaslamaya basliyoruz. Birinin kollarindayken buldugumuz bir mutlulugu, baska birinin koynundayken yasadigimiz huzurla karsilastiriyoruz. Farkli iki yerde yasadigimizda, aradaki farklari gormeye basliyoruz.. Yeni seyler tattikca, elimizde olanlarla tatmin olmamaya, daima digerini istemeye basliyoruz. Kurdugumuz hayaller surekli degisiyor, birini elde ettigimizde, digerini istiyoruz. Doyumsuzlasiyoruz aslinda, gozlerimiz acildikca, hislerimiz daha da kuvvetleniyor. Arkadasliklarimiz tek zenginligimizken, onlardan bile sikilmaya basliyoruz. Yasadigimiz yer, kurdugumuz iliskiler, kendimizi kaptirdigimiz asklar artik mutlu etmiyor bizi, cunku aklimizda hep eski inanclarimiz, eski dusuncelerimiz, hatta eski anilarimiz kaliyor. Ruhumuz tokken, ac gozlulugumuzden asla mutlu olamiyoruz. Huzursuz, doyumsuz, daima bir adim ilerisini, bir tutam fazlasini istedigimizden ruhsuz bedenler haline donusup, korelmeyen nefslerimiz yuzunden nefes almanin bile zorlastigi bir yasamda, hayatta kalma cabasi veren insanlar oluyoruz farkina bile varmadan... 

Irem Akpinar

Tuesday, July 30, 2013

Dusunmek Sucken, Yasamak da Olum Zaten

Hepimiz bir kargasanin icinde, nefes almakta zorlanan bedenlerimizi bir gun daha hayatta tutmak icin direniyoruz sanki. Siradan, ruhsuz olumlulerken hepimiz, canlanabilmek icin, bizi oldurenlerle oluyoruz. Gitmisiz sanki bu dunyadan, kurtulmusuz bu canilikten, bu adilikten; fakat birakmiyorlar pacamizi, huzurla uyutmuyorlar ki kotulugun izlerini tasayan vucutlarimiz bir nebze de olsun dinlenip, tekrar kendine guveip, tekrar inanip, tekrar savunup, yeniden kendini degerli biri olarak gorelim diye. Aslina bakarsan, hepimiz gencligimizde oluyoruz. Her bir darbede biraz daha hirpalanarak, sirf onlarin yaptiklarina, dediklerine goz yummayip, ayni sekilde dusunmedigimiz icin gencecik fikirlerimizi olduruyorlar bizim. Yetmisimize, seksenimize kadar hayatta tutmaya calisiyoruz sadece kendimizi.. O mezarlarda anneanneler, dedeler degil; aslinda yirmisinde, yirmi besinde olmus gencecik dusunceler, gencecik inanclar, bir zamanlar sirf bazilari gibi dusuncelerini, inandiklarini, dogrularini satmadigi icin adeta intihar eden gencecik bedenler var.

Irem Akpinar

Wednesday, July 24, 2013

Zulmet

Oyle bitkin ki bedenim, oylesine yorgun dusmus ki susmak bilmeyen dusuncelerimden. Uyumak istiyorum. Saatlerce, gunlerce, haftalarca uyumak. Dusunmemek istiyorum bir sure seni, onu, bizi. Olmayacak seylerin hayalini kurmaktan butun inancimi da, umudumu da kaybetmisken, senin kollarinda olmak istiyorum. Fakat ne bunu yapabilecek, kimsenin bizi gormeyecegi kuytu bir kosemiz var, ne de konusmaya yuzumuz, anlatmaya gucumuz. Imkansizi istemekmis en sacmasi, olmayacagini bile bile de olsa, sadece senin olacagim hayalini kurmakmis aptallik. Ne ben sana ait olabilirim, ne sen bana. Olmamasi gerekeni istemenin bedeli buymus sevgilim, yapacak baska bir sey kalmayinca sadece “buna da eyvallah” deyip oturmakmis.

Irem Akpinar

Thursday, July 11, 2013

Aski Yazanlar, Yasayamaz Derlermis

Hic bir yere, hic kimseye ait hissedememek belki de en kotusu. Gercekten huzurlu olman gereken anlarda bile, kollarinda oldugun insanin seni dinlendirmekten cok yormasi.. Aslinda seni anladigini dusunduklerinin, birak senin hareketlerine, dusuncelerine, inanclarina bile saygi duymamasi. Ne garip.. Hepimiz siradanken, farklilasmak icin sattigimiz ruhlardan utaniyoruz. Yaptiklarimiz yuzunden kimselerle olmak istemezken, aslinda hepsini dogru kisiyle olabilmek icin yapiyoruz. Bulan var midir, bilemem. Inanan kaldi mi, onu da bilemem acikcasi. Boylesine yok olmus hislerin oldugu bir yerde, bir kivilcimi bile gormek umutlandiracak olsa da, sevmeyi becerebilen yok ki aramizda..

Irem Akpinar

Monday, July 1, 2013

Mor

Sevmemek miydi asil sorunumuz, sevememek mi hala bilmiyorum. Sanki kocaman bir kabusun icindeyim, cigerlerimin ici, beni yakan, yok eden bir havayla dolu, ve ben nefes bile alamiyorum. Sesimi duyurmak icin, sadece kucuk bir yardim icin avazim cikana kadar bagiriyorum, fakat kimse duymuyor; belki de duymamazliktan geliyor. Oyle cansiz, oyle ruhsuzum ki. Susuz kalmisim sanki.. Beni besleyen kokun gitmis, icimi isitan sesin yok. Kurumus, catlamis senin yanindayken parildayan tenim. Siradan bir beden haline donusmusum, olumu bekleyecek kadar bitmisim. Buyumek mi adi, buyudukce sevmeyi, sevilmeyi unutmak mi bilmiyorum sevgilim. Sadece eskiye donmek istiyorum; nefes almanin, aci cekmek olmadigi gunleri yasamak istiyorum tekrar. Yine, ve yeniden senin olmak, seninle olmak istiyorum.

Irem Akpinar

Tuesday, June 25, 2013

Birak Beni; Ben Olayim

Inandiklarimi koruyucusuyum ben sadece, kelimelerimle savasmaya hazir olan bir bekciyim aslinda. Kendi dogrularimi, dusuncelerimi yargilarken, guclu durmaya calisan bir savasciyim belki de. Gucsuz bedenimi ayakta tutmak icin, son bir kez daha diyerek her seferinde kalkmak icin cabalamaktan yorgun dusmus siradan biriyim acikcasi. Senden, ondan farksizim. Sayet bu dunya bir gun durursa, o zaman direnmekten vazgecerim belki ben de. Pes ederse bir gun gunes, o zaman ben de derim; “Arkadas, gercekten degmez.” diye. Fakat bu dunya dondukce, ay her gece gozyaslarima sayit olup, gunes her sabah kalkmam icin bir kez daha beni ittikce, ben, beni savunurum. Elciyim belki ben sadece, butun bunlari gerceklestirmek icin cabalayarak olecek kadar basitim. Ancak bunu sen de benim kadar az bilirsin. Birak inanayim o yuzden. Izin ver kendi dusuncelerimi bir tek ben yargilayayim, “onlarin” kafasinda kurdugu figurun icine sokmaktansa bu cani, kendi bedenimde, kendi tenimde yasayayim. Izin ver ben olayim, butun hissettiklerimle, butun kazanip; kaybettiklerimle.

Irem Akpinar

Monday, June 24, 2013

Savas

Uzun, kahvenin en ilik, en temiz tonunda olan saclarimi kestirmemle degistim belki de. Bu kadar basitti belki de her sey. Saatlerce oturup, kendimi yordugum, beynimi yedigim dusunceler degildi beni farkli biri haline getiren, sadece sacimdi. Sacimla birlikte, seni de hayatimdan cikarmakti aslinda. Koprucuk kemigimin uzerinde olan, o kalp seklindeki dogum lekesinin baskalarinin gormesinden rahatsiz olmamakti. Ben olmayi denemek.. Sadece sacimi kestirerek olmayacakti, evet, yillardir hapsettigim birini, tek bir gun de disari cikartamayacaktim ben; fakat en guzel baslanacak yerlerden biriydi belki de. Kendime gelmem icin kalkanimi atmakti ilk yapmam gereken.Sadece, ben,  savasmak icin ayaklarimin uzerinde dururken, senin benim yanimda olmani beklerdim, karsimda degil. Ilk gordugunde oksayip, nazikce optugun o dogum lekesinin uzerine bastirmani beklerdim tekrar dudaklarini, “ben buradayim, seninleyim, bizimleyim” demeni. Neyse sevgilim, birakalim boyle olsun. Her kestirdigimde agladigim sacimi, gozumden tek bir yas gelmeden, aklimdan bir kez olsun gecirmeden kestirdim ben. Hic cabalamadan ayaga kalktim, sen yanimda olmussun, olmamissin ne yazar? Biz olmusuz, olmamisiz ne farkeder bu gunden sonra? Hem, ben, ben degilken, sen beni sevsen ne olur ki?

Irem Akpinar

Friday, June 7, 2013

Yardim Cigligini Cok Erken Kullandik Biz


Her yanlisimizda, durup dinlenmek yerine, ayaga kalkip, tekrar denemek,yolun sonunu gormeye calismak yerine, basimizi onumuze egip, pes ettigimizde yapiyoruz aslinda hatayi. Uzun bir yolda, birbirimizin elini biraktigimizda yapiyoruz. Olene kadar surmesini istedigimiz bir yolculukta, birbirimizin birakip, kosmaya baslarsak, cok yoruluz. Kendimizi bulamazken, birbirimizi bulmaya calismak iskence olur bizim icin. Dinlenmek yerine pes eden bedenleriz hepimiz, soluk soluga kalarak yuruyemeyiz ki.. Boylesine basimiza buyruk, boylesine azimsizken, aski, birbirimizi de hakedemeyiz iste..

Irem Akpinar

Sunday, May 26, 2013

Acinacak Haldeyken, Baskalarina Acimaktan Basima Geliyor Bunlar


Aslinda aglanicak halimize guluyoruz hepimiz. Umudunu kaybetmis, amacsizca yasayan, ruhsuz bedenlerken, bardagin yarisinin dolu olmasindan bahsediyoruz. Hayatimizi boylesine sacma benzetmelerle durulastirmaya calisip, kendimizi rahatlatmaya calisiyoruz. Birbirimizin elinden tutmaya oylesine korkuyoruz ki, kendi kendimize olmek daha huzurlu geliyor. Fakat ne komik biliyor musun? Yalnizligi kendimiz secerken, kimsenin olmamasina agliyoruz. Olmayacak seyleri bekliyoruz, gerceklesmeyecek hayallerle hayatta kalmaya calisiyoruz. Gerceklerden kacmak icin, ruyalar kadar berrak bir seyi bile kirletmeyi beceriyoruz. Daha sonra da, oturup aglamamiz gereken zamanlarda, insanlarin dusuncelerinden, yargilamalarindan olusan korkularimiz yuzunden gulmeye zorluyoruz kendimizi. Sonra arkamizi donup baktigimizda, hepsi sahte, hepsi zorla olusan gulumsemeler, buruk kalpler, dagilmis ruyalar, sahte hayaller, yalniz bedenler, dusuncesiz insanlar, nefreti, sevgisini coktan bogmus olan insanlar goruyoruz.. Hic birini haketmezken, hepsini yasiyoruz aslinda..

Irem Akpinar

Friday, May 24, 2013

Sevmeye Layik


Kapiyi kitlemeden, kabuslarimizdan korkmadan uyumaya cesaretimiz yokken, kendimizi nasil da yukseklere koyuyoruz hepimiz.. Dusmekten olesiye korkmamiza ragmen, bulutlarin uzerinde oturuyoruz. Asagi bakmayi kaldiracak kalbimiz yokken, hic dusunmeden, hic tartmadan.. Kapimizi hircinca calacak, zorbaliklarla iceri girecek onca darbeye karsi korunmak icin, kapilarimizi kapatirken, avutamadigimiz kisiliklerimizi de hapsediyoruz.. Yukseklere cikmaya calisirken bile, kendimizi tahtlarin uzerine koyarken bile, yureksizligimizden gulmeyi bile haketmiyoruz. Hos, sevmeyi de hakettigimiz yok ya.. 
Irem Akpinar

Monday, May 13, 2013

Ne Eksik, Ne Fazla Olsun


“Hayat” oyle guzel bir kavram ki. Insani icine ceken, dalgasinda mayhosluga kavusturan, fakat bir o kadarda savuran, firlatan.. Her bir cigliginda biraz olsun soluklandiran, ardindan ise yerden adeta iterek kaldirtmaya calisan.. Ne istersem, nasil istersem oyle sonunu getirecegim bir kitap adeta.. Bazilarimizin ki roman, bazilarimizin ki sadece bir hikaye. Ucu bucagi yok gibi gorunen bir kac sayfadan ibaretken aslinda her sey; hepimizin kendini kaybettigi bir ucurum. Ne hos.. Kimi bu ucurumdan kendi atlarken, kimini bu guzel kavram itiyor asagi.. Istedigi gibi bitiremeyenlerin ki, noksanliklarla son buluyor. Fazlasi olamayacagini dusundugumuz anda yaratiyoruz hatalari. Gulunc. Hazir degilken olan her sey gibi, olumu bile elimize yuzumuze bulastiriyoruz.

Irem Akpinar 

Sunday, May 5, 2013

Unutamiyorum, Dayanamiyorum. Sev Beni. Hep.


Unutamiyorum ben seni, bizi.. Her gece, uyuya kalmadan once gidisin geliyor aklima, sana yalvarmama, “sensiz yapamam” dememe ragmen, “gece geldigimde gitmis ol sen de lutfen” deyisin. Sinirleniyorum sana, bana, bize. Karsinda defalarca kez kuculup, kendimi boylesine yok edisime. Senden nefret ettigimi soyluyorum binlerce kez. Senin icin aglarken, “senden nefret ediyorum” diye sayikliyorum resmen. Sonra sabah uyandigimda, aklima, birlikte uyandigimizda, basimi opup, “bir kere de marifetli, becerikli bir sevgili olup, kahvalti hazirlasan sasiracagim zaten” diyisin geliyor, gulumseyerek hatirliyorum bu sefer seni. Ozlemekten cok, sevgi kapliyor sanki icimi. Butun gun her yerde, herkes de umutla seni, senin bana verdiklerini, paylastiklarimizi ariyorum. Konustugum, sarildigim herkesde seni, gittigim her yerde anilarimizi ariyorum. Aramaktan yorgun, kaybetmekten bitkin bir halde eve donup, yine sana sinirlenerek uyuya kaliyorum. Hic unutamiyorum, hic bitiremiyorum. Ne olur gel artik, butun bir gunu koltukta, ayaklarimi bacaklarina uzatip, birlikte evlendirme programi izleyerek gecirelim. Tekrar sev beni. Hep sev.

Irem Akpinar 

Sunday, April 21, 2013

Hic Gitmesen; Birlikte Uyusak, Birlikte Uyansak?


Seninle uyumak istiyorum ben. Sadece uyumak. Neden bilmiyorum, ama nefes alislarimizin ayni ritime ulasip, yuzunu saclarima gomup, kolunu belimde hissederken uyuya kalmak dunyadaki en huzurlu his gibi geliyor bana. Uykumuz gelmeden, erkenden yataga yatip, basimi gogsune yaslayip, cocukluklarimizi konusalim istiyorum. Gelecekte yapmak istediklerini anlat bana.. Hayallerini anlat ki taniyayim seni, korkularini ogreneyim ki sevebileyim istiyorum. Odayi sakin bir sessizlik kaplayana kadar hic susmadan, saatlerce her seyi; korkularimizi, kayiplarimizi, acilarimizi, anilarimizi paylasalim istiyorum. Sabah, kollarinin arasinda uyanip, seni uyandirmadan yataktan kalkip sana kahvalti hazirlamak istiyorum. Sonra da elimdeki tepsiyi yatagin basindaki komidine birakip, tekrar yanina kivrilmak; “bir daha beni uyandirmadan, yanimdan kalkma” deyisine gulumseyerek, tekrar gozlerimi kapatmak istiyorum.

Irem Akpinar 

Friday, April 19, 2013

Sensiz Uyanmak, En Zoruydu Iste.


Uyandigimda, yanimda olmayacagini bildigim icin acmak istemedim aslinda gozlerimi. Mutluydum boyle, huzurluydum. Hala benimle oldugunu dusunurken, hala yanimda hissederken seni sakindim ben. Neden yapmistin bunu bana, bize? Hic mi sevmemistin, hic mi etkilenmemistin onca seyden? Bu kadar mi kolaydi her sey senin icin, bu kadar mi degersizdim? Elimi yavasca yanimdaki yastiga degdirdigimde bir kez daha hissettim yanimda, hayatimda olmayisini. Biz denen seyin bittigini, ve bir daha asla olmayacagini. Senin tekrar bana sarilip uyumayacagini, boynumu opup, her seyin oldugumu soylemeyecegini.. En zoru buydu sanirim, sensiz uyanmakti. Geceleri oyle ya da boyle geciyordu cunku, aglayarak da olsa uyuyakaliyordum ben; ama sensiz uyanmak en zoru, en kotusuydu iste.

Irem Akpinar

Tuesday, April 16, 2013

Her Gecen Gun


“Birlikte uyanalim istiyorum ben mesela. Ne bileyim, sabah uyandiginda, belimdeki gamzelere bakip gulumse. Senden erken uyandigimda, sirtindaki bir dogum lekesinin ne kadar guzel oldugunu dusuneyim ben. Sonra sen seni izledigimi romantik bulmak yerine, “insan kahve yapar ya” diye gul. Butun Pazar gununu, sadece film izleyerek gecirelim. Kahvalti hazirlama usendigimizden, misir gevregi yiyelim mesela birlikte. Spora gidelim diye evden cikip, yemek yemeye gidelim. Sogukta usudugumde, ceketinin icine al beni de. Cikarma ama uzerinden, icinde birlikte yurumeye calisalim oyle. Sarhos oldugumda, gel al beni mesela o les bardan. Arabanda giderken, kendi kendine soylen “ben buradayim, niye bunu kendine yapiyorsun” diye. Ben kusarken, saclarimi tut hatta. Sonra da agzimi yikayip, op beni. Ozle beni. Sev. Cok sev. Sevene kadar da, o zamana kadar da delice eglenelim birlikte. Eglenerek, gulerek taniyalim birbirimizi. Her seyi hazmederek, hissederek yasayalim. Ogren beni, benden iyi tani. Tanidikca da sev, asla da birakama. Kokumda kaybet kendini, gozlerimde asik ol. Bedenimi ezberle, opucuklerimle nefes al. Her seyin olayim senin, kaybetmeye korktugun, paylasmaya kiyamadigin, gormedikce yasayamadigin kiz olayim. Her gecen gun, biraz daha senin olayim.”

Irem Akpinar

Monday, April 1, 2013

"Iyi Misin?"

Odana gelmeye cesaret edebildigimde, kendimle, seninle, yasadiklarinla yuzlesmeye hazir oldugumda, buyuk yataginin icinde kaybolmustu sanki kucuk bedenin.
Huzurlu gozukuyordun ama, huzurlu bir sekilde uyuyordun sanki.
Gercekten "iyi" olduguna inanmistim yuzundeki sakinligi gorunce.
Daha sonra bilegindeki izlere carpti gozum.
O zaman farkettim iste;
Senin bana defalarca kez ihtiyacin oldugunu,
Ve benim hic bir zaman senin yaninda olmadigimi.

Hic bir sey soyleyememistim o zaman, her zaman oldugu gibi, yaninda olmamistim.
 Olur da simdi denk gelirsek sormak isterim;

"Gercekten iyi misin?"

Irem Akpinar

Saturday, March 9, 2013

Senden Nefret Etmekten Korkuyorum


Korkuyorum ben senden, seninle olmaktan. Daha dogrusu seninle olamamaktan, becerememekten, bize layik olamamaktan. Etkilendigin o guler yuzlu kiz olmadigimi bilmek korkutuyor beni, bekledigin olgunlukta olmamam. Benden cok daha fazla sey biliyor olman urkutuyor mesela, asla yeterli olamayacak gibi hissetmem.. Korkuyorum kendimi tamamen sana birakmaktan, cunku en sonunda, sen gittiginde, beni tutacak kimsenin olmamasindan. Ayrilmaktan korkuyorum en fazla da, tamamen bitmesinden. Fakat sayet bitecekse bu guzel duygu, sen artik beni her sabah aramayacaksan, en sacma sapan seyleri yaparak eglenmeyeceksek biz, sen de kaldigimda sen bana bir seyler anlatirken ben uyuya kalmayacaksam, severek bitsin. Biz hala birbirimizi severken ayrilalim. Cunku ben en cok, seni sevmemekten, senden nefret etmekten korkuyorum. Bitmesinden cok, bitirememekten korkuyorum.

Irem Akpinar 

Thursday, March 7, 2013

Anlamistim; Gercekten Bitmisti


“Ilk defa anlamistim tamamen bittigini.. Gozlerinebaktigimda farketmistim artik bize ait hic bir seyin kalmadigini.. Ben yoktum cunku orada, mavinin gri ile birlestigi, insana guven veren gozlerinde ben yoktum artik.. Bana ait degildi dudaklarin, hatta dudaklarinda da ote; kalbin. Baskasinin ellerine vermistin sen onu.. Bir zamanlar, “seninim” diyerek birbirimize teslim ettigimiz vucutlarimiza baskalari dokunuyordu artik. Benim boynumu bir baskasi operken, senin gogsunde bir baskasi uyuyordu. Parmaklarimi, sakallarinin uzerinde gezdirirken artik baskasina ait olan dudaklarina bastirdim dudaklarimi son bir kez daha. Seni operken hayat bulan ben, tek bir opucuk ile hayatimi kaybetmistim.”

Irem Akpinar

Friday, January 11, 2013

Olmayacaksa Bir Sey; Olmuyor


Bazen, bazi seyleri kabullenmek gerekiyor.. Bazi insanlarin hayatimizda olmayacagini, her seyin mukemmel gitmeyecegini, hayatta bir suru inis ve cikislarin oldugunu anlayarak, her dususunde de bir kalkisi oldugunu farketmek gerekiyor.

“Pes etmek” diye bir sey oldugunu anlamak gerekiyor yani. Olmayacaksa bir sey, olmuyor.

Herkes, hayatinda birini bulmaya calisiyor. Onu, hayatinin merkezi yapacak, ne olursa olsun onunla olacak birini. Birlikte aglayip, birlikte gulecek, birlikte eglenip, birlikte sikilacak birini ariyor surekli. Belki sevgili olarak, belki kardes olarak, belki arkadas olarak.

Bazen ise oyle bir yere geliyor ki bu arayis, oylesine umutsuz bir hal aliyor ki; her onune geleni o bosluga koyarak, orayi doldurmaya calisiyor insan. Olmayacagini bile bile birine baglaniyor. Koru korune, ona verecegi zarari, aciyi dusunmeden, kendini tamamen teslim ediyor ona.

Aradigi huzuru, sevgiyi, sefkati onda bulduguna inandiriyor kendini. Kendi kendine yalan soyleyerek, gozunde oldugundan buyutuyor her seyi. Her sey cok ozelmis gibi hissettiriyor kendine, her ne kadar ozel olmasa da.. Olmayan bir seyi, kendi dusuncelerinde oylesine abartiyor ki, ortada kocaman bir sey varmis gibi hissediyor.

Sonra bir gun, hic beklemedigi bir sekilde, beklemedigi bir zaman da anliyor o boslugun hala dolmadigini. Oraya yerlestirdigi insanin, gormek istedigi gibi biri olmadigini.. Tek bir cumlesiyle farkediyor yaptigi yanlislari. Ve son kez, tek bir seferde cikariyor onu hayatindan. Tipki o boslugu onun varligi ile doldurmaya calistigi gibi, onun yoklugu ile hayatina bir yon vermeye calisiyor.

Sonra donup baktiginda, tek gordugu seyin harcadigi zaman, emek, caba, sevgi oldugunu goruyor. Kendini, onu bulmaya oylesine sartladigi icin kisiligini kaybettigini farkediyor. Iste o zaman da pes ediyor. Aramayi kesiyor artik. Beklemeyi de. Ummayi da.

Yani uzun lafin kisasi; olmayacaksa bir sey, olmuyor.

Bazi bosluklar, hic bir zaman dolmuyorlar..

Yerlerine haketmeyen insanlari koydukca insan daha da yaralaniyor, inciniyor.

Birakin bos kalsin o yuzden, yalanci bir doluluktan daha iyidir. Boslugunu gorup doyasiya uzulursunuz, doyasiya kotu hissedersiniz. Hic degilse gercek bir bosluktur.. Ve gercek bir bosluk, sahte bir doluluktan cok daha iyidir cogu zaman.

Irem Akpinar