Wednesday, October 29, 2014

Yagmur

Oylece oturmus, camda suzulen, yaptigimiz hatalari sildigini, kirlettigimiz ruhlarimizi temizledigini inandigim yagmur damlalarini izledim. Kucukken yaptigim gibi, birbirleriyle yaristirdim gokyuzunun berrak gozyaslarini.. Birbirleriyle yarisan yagmur damlalari kadar basit olan hayatimizi, nasil da boyle karistirdik onu dusundum.. Olumun oldugu bir yerde, aslinda hepimiz bir yarisin icerisindeyken, camin ucuna gelen sagdaki yagmur damlasi, seni hatirlatti bana.. Dokunmak istesem de tutamadigim ellerini, bakmak istesem de goremedigim gozlerini. Hayattaki her sey aslinda bu kadar kolayken, her seyin bir cozumu varken, nasil da her seferinde kaybedebildik? Inatla, istikrarla ayaga kalksak da, nasil her seferinde daha cok yara alarak, daha cok kanayarak, daha cok kirilarak dustuk biz? Sevmeyi mi haketmedik, yoksa severek sonsuz bir mutsuzluga mi evet dedik? Ask bir gunah, sevmek gercekten gunah. Bedelini oduyoruz belki de, bu kadar delice sevmenin karsiligini aliyoruz iste. Ne doya doya opebildik, ne de huzurla sarilabildik; boyle igrenc bir dunyada, boylesine bitmis bir hayatta, aslina bakarsan biz bence hic gulmedik de zaten sevgilim.

Irem Akpinar 

Sunday, October 5, 2014

Alismak, Aci Cekmekten de Beter

Buyumek, bize verdigi ozgurluklerle, bir cok seyi de aliyor elimizden. Verdigi rahatligin yaninda gelen sorumluluklar yetmiyormus gibi, bizim olan, alistigimiz, yasadigimiz seyleri aliyor. Yapmak istemedigimiz seyleri yapmak, konusmak istemedigimiz insanlarla konusmak zorunda kaliyoruz. Birden bire, her seyi arkamizda birakip, bir daha hic donup bakmayacasina gitmek zorunda kaliyoruz. Arkamizda biraktiklarimizi dusunmeden, aglamadan, aglayamadan, hepsinden ayriliyoruz. Ne bir secim hakki oluyor elimizde, ne de bir care. Oylece, hayatin onumuzde sundugu yolda, tumseklere takilmadan yurumeye, hatta belki de kosmaya calisiyoruz. Tam duzenimizi oturtmusken, tam tekrar biz olmaya baslamisken, birden tekrar degisiyor her sey. Aci cekmeye vakit kalmadan, elvedalarla henuz barisamadan, bir yeni “hoscakal” cikiveriyor karsimiza. Yeniden baslamak unutmak kadar kolay olmasada, her seferinde yeniden yapabilecek kadar nasirlasiyoruz sanki bir yerden sonra. Bir vakit sonra, hoscakallar basitlesiyor, gorusuruzler kendine iyi baklara donusuyor. Opusmelerimiz uzun, sevismelerimiz ise kisa oluyor. Yasadigimiz hayat, okudugumuz okul, calistigimiz is, bizim degilmiscesine, her an gidebilecek, arkamizda birakabilecekcesine gocebe yasamaya basliyoruz. Aslina bakarsaniz, biz yasamiyoruz. Nefes aliyoruz fakat, telefonlarimizi kapatip, guzel bir kadeh sarap esliginde gun batimini izleyemedigimiz surece, soguk bir kis aksaminda, simsiyah kahvelerimiz esliginde, bembeyaz kar tanelerinin yere dususunu izleyemezken, biz gercekten yasayamiyoruz. 

Irem Akpinar