Haberler var mesela, “otel odasinda olu bulundu” yaziyor.
Istatistikler var, intihar bir sene de bilmem kac kisinin hayatini aliyor diye.
Is isten gecmisken, ortada kurtarilabilecek hic bir sey kalmamisken,
cabalamaktan yorulmus bir beden, kendini ruhu kadar ozgur biraktiiktan sonra,
“neden” diye soruyorlar. Belki bin, belki de tek bir cevabi olan, fakat hic bir
zaman ogrenemeyecekleri sorularla parcaliyorlar kendilerini sucluluklari
yuzunden. Kendine ait hissetmedigi bir bedenden, dusuncelerini, hayallerini
gozkuyuzune birakan, aslinda hic birimizin cesaret edemedigini yapanlarin
arkasindan, ne kadar gucsuz olduklari konusuluyor. Sanki yasadiklari hayatta
verdikleri savastan yorulmalari en dogal haklari degilmis gibi, aslinda, en
ozeli, en guzeli onlar degilmis gibi... Bir insan hayatinda defalarca kez
oluyor. Her gozyasinda, bir adim daha yaklasiyor o guzel sona. Kurumus bir
cicegiz sanki hepimiz, biraz daha dayanabilmek icin, etrafimiza biraz daha
guzellik katabilmek icin, hic bulamayacagimiz bir gunes isigi ariyoruz. Suyumuz
bitmis, yapraklarimiz kurumus.. Ne etrafimizdakilere bir faydamiz var, ne
kendimize. Sonbahar coktan bitmis, disarida lapa lapa kar yagiyor. Yok olma
vakti coktan gelmis de, biz farkedememisiz.
Irem Akpinar