“Hayir, hala seviyorum, sadece” diye basladigim cumlemi, bitiremeyisimden
anlamam gerekirdi artik bitmis oldugunu. “Iki insan birbirini sevdikten sonra,
gerisi zaten yoluna girer” dusuncesine kaptirmistim kendimi hayatimin son bir
kac yilinda. Sevmedigimden degildi geldigimiz hal, hala seviyordum. Uyurken
yaptigi yuz ifadelerini, sarhos oldugundaki gevezeligini, operken yuzumu
kavrayisini, kahvesinde krema olmadiginda yuzundeki memnuniyetsizlik ifadesini;
hala her seyini seviyordum. Olmuyordu ama, nedenini bilmedigim bir sekilde
olmuyordu. Eskisi gibi seviyordum, emindim. Ama eksikti bir sey, belki icimdeki
kelebekler eksikti, belki de onun dokunusundaki heyecan. Bitti demeye
varmiyordu dilim, “neden” sorusuna bir cevap veremeyecegim icin. Fakat mutluyum
da diyemiyordum, beraber gecirdigimiz her gecen gun daha da eskirken. Bitmekle
bitmemek arasinda, aslinda bir iliskiden cok daha fazla seyi yipratiyordum.
Onu, beni, sevgimizi, her seyden cok da birbirimize olan guvenimizi.
Kapkaranlik bir odanin ortasinda, cigerlerim yanana kadar bagiriyordum sanki,
ve sesimi kimseye duyuramiyordum. Ben disinda, bana yardim edebilecek kimse
yoktu.
Irem Akpinar