Son uc senedir, “hayatim boyunca” deyip duruyorum. Su anda
farkettim, dogum gunumde, tami tamina, on yedi yasinda oldugumda farkettim ki,
hayatim oylesine kisa ki aslinda. Hic bir sey yasamadim, hic bir sey gormedim
belki de daha. On yedi, daha on yedi. Ne garip, sanki yasanacak her seyi yasamamis,
fakat mutluluk verecek her seyi tuketmis gibi hissediyorum. Agzima yakismayan
kelimelerle, yasima yakismayan gereksiz felsefik cumleler kuruyorum. Nereye
gidiyorum, ne yapiyorum bilmiyorum. En cok da yolumu tamamen kaybetmekten
korkuyorum aslinda. Bazen oylesine buyuyor ki bu korku, her seyi, herkesi
unutuyorum. Umrumda olmuyor hic bir sey. En cok da bu korkutuyor ya aslinda beni;
hic bir seyi umursamamak. Olume giden en kolay yolken bosvermislik, tutunmak
icin karsima cikan en ince dala bile umut bagliyorum. Mutlu olmam gereken onca
sey varken olamiyor, gulumsemem icin didinen bunca insan varken hepsinden
nefret ediyorum. Nefret guclu bir kelime derler ya, sevgi degilmis gibi sanki..
Ne garip, kimimiz herkesi severken, kimimiz herkesten nefret ediyor. On yedi,
en guzel donem derlermis, ben ise birak en guzelini, en bitkini olarak
goruyorum sanki. Bensiz, benim dogum gunum kutlaniyor sanki; hic gormedigim
sehirlerde, hic tanimadigim insanlarla. “Mutlu yillar” dedi az once en
sevdigim; oyle bir sey mumkunmus gibi..
Irem Akpinar