Friday, August 12, 2016

Bitiremiyorum

“Hayir, hala seviyorum, sadece”  diye basladigim cumlemi, bitiremeyisimden anlamam gerekirdi artik bitmis oldugunu. “Iki insan birbirini sevdikten sonra, gerisi zaten yoluna girer” dusuncesine kaptirmistim kendimi hayatimin son bir kac yilinda. Sevmedigimden degildi geldigimiz hal, hala seviyordum. Uyurken yaptigi yuz ifadelerini, sarhos oldugundaki gevezeligini, operken yuzumu kavrayisini, kahvesinde krema olmadiginda yuzundeki memnuniyetsizlik ifadesini; hala her seyini seviyordum. Olmuyordu ama, nedenini bilmedigim bir sekilde olmuyordu. Eskisi gibi seviyordum, emindim. Ama eksikti bir sey, belki icimdeki kelebekler eksikti, belki de onun dokunusundaki heyecan. Bitti demeye varmiyordu dilim, “neden” sorusuna bir cevap veremeyecegim icin. Fakat mutluyum da diyemiyordum, beraber gecirdigimiz her gecen gun daha da eskirken. Bitmekle bitmemek arasinda, aslinda bir iliskiden cok daha fazla seyi yipratiyordum. Onu, beni, sevgimizi, her seyden cok da birbirimize olan guvenimizi. Kapkaranlik bir odanin ortasinda, cigerlerim yanana kadar bagiriyordum sanki, ve sesimi kimseye duyuramiyordum. Ben disinda, bana yardim edebilecek kimse yoktu. 

Irem Akpinar

Thursday, June 23, 2016

Belki

Zorlamamak gerek bazi seyleri, oluruna birakmak gerek. Pes etmek degil bu, konu sen ve ben oldugunda, boyle bir seyin dusuncesi bile bize ihanetken, asla pes etmek degil. Buyumek aslina bakarsan, bazi seyleri kabullenicek kadar olgunlasmak. Olmuyorsa, olmuyor diyebilmek. Elini, gulumseyerek birakmak. Mutlu olacagini dusunerek hayatindan cikmak, bazen, sevmenin yetmedigini kabullenmek. Cok masum bir sekilde seven iki kalbi, bu kadar acimasizlastiran bir iliskiyi uzatarak yaptigimiz tek sey kotuluk. Birbirimize, kendimize.. Ayni evin icinde, sanki her gece sarilarak uyumamisiz gibi, her sabah severek uyanmamisiz gibi, iki yabanci olmanin bize verdigi tek sey aci. Birak, boyle guzel kalsin her sey. Ben seni, beni bir zamanlar cok sevmis, sevmeyi, sevilmeyi ogretmis biri olarak hatirlayayim. Zorlama, birak. Birak ki, ask kadar tutkulu bir duyguyu, en az onun kadar guclu bir duygu olan nefret ile hatirlamayalim.

Irem Akpinar 

Wednesday, June 8, 2016

27

Ayaklarimizi balkon demirlerine uzatmis, aksamin tatli gunesi sirtimiza vururken, iki sise biranin esliginde buldum ben hayatimin askini. Genelde boyle buyuk beylik laflar kullanmayi sevmemle birlikte henuz yirmi yasini bile doldurmamis biriyken, “ask” in henuz benim tanismadigim bir duygu olduguna neredeyse eminken, ona yakisacak baska bir sifat bulamiyorum. Nasil anlatir ki bu? Sevmek mi? Biri icin her seyden vazgecmeye hazir olacak kadar delice; gunduz, gece, ayik, sarhos, yorgun, kizgin, uzgun dinlemeden her saniye ona kendimi teslim etmeye hazir olacak kadar kontrolsuzce, onsuzlugun dusuncesi bile nefesimi kesmeye yeterli olacak kadar takintili, en cok uzen o olsa da, yine onun kollarinda avunmayi isteyecek kadar hastalikli bir his, “sevmek” kadar basit bir fiil altinda mi gercekten? Bir tek ben miyim, dunyadaki herkes gitse, her sey bir anda yansa bitse, ve ona bir sey olmasa, ben yine de ayakta durabilirim diye dusunen? Cicim aylarinin suresi, maksimum bes alti ay degil midir? Ben iki senedir agzim kulaklarimda, her gordugumde ayaklarimi yerden kesen bir iliskinin icindeyken, tutkuyu, hazi, boylesine derinlerde hissederken, gercekten sadece “seviyor” muyum? Hayatta hic bir seyin sonsuza kadar surmedigini cok kucuk bir yasta, cok sert bir sekilde ogrenmem gerekti. Izlerini hala hem bedenimde, hem ruhumda tasirken, bitecegini bilirken, nasil bu kadar kontrolsuzce birakabiliyorum kendimi? Ben niye karsi koyamiyorum? Fakat, gunesin batisina arkamizi donup, gokyuzunun renklerinden cok, birbirimizi buyuleyici buldugumuz bir anda, bana boylesine icten gulumseyen, boylesine sahiplenen birine nasil guvenmem? Nasil kendimi birakmam? Yillardir yazdigi, okudugu karakterlere asik olan biriyken, yazdigim adamlardan bile daha cok “adam” olan birine, nasil asik olmam?

Irem Akpinar

Sunday, May 29, 2016

Giderken Kapiyi da Kapatir Misin?

Zorlamamak gerek bazi seyleri, oluruna birakmak gerek. Pes etmek degil bu, konu sen ve ben oldugunda, boyle bir seyin dusuncesi bile bize ihanetken, asla pes etmek degil. Buyumek aslina bakarsan, bazi seyleri kabullenicek kadar olgunlasmak. Olmuyorsa, olmuyor diyebilmek. Elini, gulumseyerek birakmak. Mutlu olacagini dusunerek hayatindan cikmak, bazen, sevmenin yetmedigini kabullenmek. Cok masum bir sekilde seven iki kalbi, bu kadar acimasizlastiran bir iliskiyi uzatarak yaptigimiz tek sey kotuluk. Birbirimize, kendimize.. Ayni evin icinde, sanki her gece sarilarak uyumamisiz gibi, her sabah severek uyanmamisiz gibi, iki yabanci olmanin bize verdigi tek sey aci. Birak, boyle guzel kalsin her sey. Ben seni, beni bir zamanlar cok sevmis, sevmeyi, sevilmeyi ogretmis biri olarak hatirlayayim. Zorlama, birak. Birak ki, ask kadar tutkulu bir duyguyu, en az onun kadar guclu bir duygu olan nefret ile hatirlamayalim. 

Tuesday, February 23, 2016

Gece

Parmaklarimi saclarinin arasinda gezdirdim bir sure, hic bir sey dusunmeden, hatta dusunemeden. Baska birinin benzer acilar cektigini gormek, iyi mi, kotu mu sorusu geldi birden aklima. Cunku kendimi oylesine ona, onun yasadiklarina odaklamistim ki, kendi hayatimi goremez, kendi acilarimi hissedemez olmustum. O gunden beri hissettigim her sey, bir anda bana en uzak seyler oluverdiler. O anda farkettim; ben mutsuzluga o kadar alismistim ki, disaridan nasil gozuktugunu unutmustum. Benim icin normal olan aglamakken, gulumsenin birine ne kadar yakistigini goremez olmustum. Gercekten aci ceken birinin, yasadigi herseyin izlerini gozlerinde, dudaklarinda, yuzunde, hatta bedeninde tasidigini unutmustum. O, bana kendimi hatirlatmisti sanki. Cok farkli nedenlerden de olsa, hayatta cok farkli yerlerde olsak da, kendimi hatirlatmisti. Disaridan nasil gozuktugumu bir kez daha gostermisti bana. Unutmak icin cirpindigim her seyi, bir anda gozumun onune koymustu. Acidigim o degil, kendimdim. 

Irem Akpinar

Wednesday, February 3, 2016

Murdum

En beklemedigim anda cikti tekrar karsima. Tam unutmaya baslamisken, tam onunla yapmaya basladigim seyleri, yalniz da yaparken mutlu olmaya baslamisken, her sey yerine yavas yavas oturmaya baslamisken, bir anda her seyi alt ust ederek, tipki ilk gunki gibi beni de, hayatimi da, hayallerimi ve ideallerimi de dagitarak bir anda iki masa uzagimda belirdi. En kirilgan, en savunmasiz animda, gozlerim gozleriyle bulustu.

Sarap icmek gibiydi.. Tadinin guzelliginden, oturdugum yerde sadece hos bir mayhosluk oldugunu dusunurken, ayaga kalktigim anda anlardim aslinda ne kadar cok ictigimi. Farkina varmadan, birden, iki dakika icinde sarhos olmusum gibi hissederdim. Ilk bir kac adimimda yalpalar, “neden bu kadar gittim ya bir anda?” derdim.

Ayni oyleydi iste, hic tahmin etmeden, farkina varmadan, en hazirliksiz animda denk geldi gozlerim en son usulca yaslar akarken gordugum  gozlerine. Gulumsemeye calistim, beceremedim. Yanina gidip bir sey demeliyim diye dusundum, fakat bogazimdaki dugumlerden agzimdan tek bir kelime cikaramayacagimi biliyordum. Uzun zamandan beri ilk defa, hatta neredeyse hayatimda ilk defa, kipirdayamiyor, konusamiyor, heyecani, huznu, aski, aciyi, korkuyu bir arada yasiyordum.

Bir zamanlar her detayini ezbere bildigim yuzune bakarak, onca yasanmisligi unutmadigimi, bize ait olan her seyin hala ozelligini korudugunu onaylarcasina basimi egdim. Uzunca bir sure gozlerini gozlerimden cekmedi. Tam bir sey soylemek istercesine agzini aciyordu ki, sanki bir anda kavga etmekten uyumadigimiz geceleri, birbirimize kurdugumuz cumleleri, hayattaki hic bir sekilde karsiligini gormeden yaptigimiz fedakarliklari hatirlamiscasina gozlerini gozlerimden cekti.

Birden ayaga kalkip, yanima dogru yurudu. “Bir dahakine gulumseyebilmek dilegiyle” dedi, parmaklarini nazikce masada duran elime surerek.


Ve gitti…         

Irem Akpinar